Page 39 - Avcılar İlçe Millî Eğitim Müdürülüğü Neside Dergisi Sayi 8
P. 39
Serap bir tokat gibi yapıştırdı lafı: Sözün nefesi soluduğu kâğıdı tutuştur-
duğunda, kor olup yaktığında bir kalbi,
- Amma dalgınmışsın sen de; yoksa aşık bir başka kalpte karşılığını bulamayacak
mısın?
duygular kinle buluşup, akla kördüğüm- 37
ler atabilir mi? O kin, dillerden taşarken,
Salih’in yüzü kıpkırmızı oldu.
pembe zarflı kağıtlara düşen sözcüklere
Gürültülü kahkahalar atıyoruz, Atiye Gü- gem vurabilir mi? Vuramadı işte, vura-
ven’e sırılsıklam aşık, bizi ise gözü gör- madı!..
meyen Salih’ten intikam almanın hazzıy-
la. Nasıl sinir oluyorduk şimdi, hayalimizde
yarattığımız, ama Salih’in kalbinde küt
Şimdi bu olayı, öğretmenler odasında küt atan bir yüreğe dönüştüğü için, artık
çaylarımızı yudumlarken meslektaşla- söz geçiremediğimiz, kontrol edemedi-
rıma anlattığımda, yılların tombullaştır- ğimiz bu kıza.
dığı, inceliğini çoktan yitirmiş gövdemi
hoplata hoplata onlarla birlikte gülüyo- Kıskançlık böyle bir şeymiş demek.
rum. Ama ne zaman Salih’i hatırlasam,
Sudan sebeplerle birbirimizi hırpalar ol-
yüreğimden boğazıma doğru yürüyen,
duk. Atiye Güven’e asla gösteremeyece-
gözlerimden taşmaya hazır, adını dahi
koymaya hala cesaret edemediğim o ğimiz tepkimizi sanki birbirimize gösterir
şeyden, o tuhaf şeyden, sanki yerini tam gibiydik.
da belirleyemediğim o ince sızıdan arka-
Sonunda hata yaptığımızı kabul ettik.
daşlarıma hiç söz edemiyorum.
Kestik mektupları. Ama Salih yazmaya
Sara… devam etti. Deli oluyordu cevap alama-
dıkça. Pembe zarflara koyduğu mektup-
Salih’in alev alev yanan mektuplarına ön-
larında gözyaşı izleri. Eğer aşkı karşılık-
celeri güle eğlene, birlikte cevaplar ya-
sızsa canına kıyacağını, cebinde bir kutu
zıyorduk. Bir kaç ay sonra, sudan baha-
zehirle dolaştığını yazıyordu.
nelerle sıraya koyduk yazma işini. Daha
önce hiç güneşe çıkarmadığımız, yüreği-
İşte bu çok korkuttu bizi!
mizin kuytularında özenle sakladığımız
ince hayallerimizi, duygularımızı sözcük- Bu kadarını hesap etmemiştik. Sandık
lere dökmeye başladık o mektuplarda. ki sıkıldığımızda, artık yazmayı bıraktığı-
Üstelik birbirimizle dahi paylaşmak iste- mızda her şey bitecek.
miyorduk yazdıklarımızı.
Murat, Salih’in yakın arkadaşı. Her şeyi
Bu işten ilk rahatsızlık duyan ben oldum. anlattık ona. Ağzı açık kaldı. Demek kız-
Evet, birkaç ay çok eğlendik. Salih’in lar bu kadar acımasız olabiliyormuş! De-
şahsında bütün erkekleri cezalandırdık. mek Salih aylardır hiç yaşamayan biriyle,
Ama derslerindeki başarının düşmesi, bir hayalle mektuplaşıyormuş!
bizim yüzümüzden sınıfta kalma tehlikesi
ile karşı karşıya kalışı, giderek süzülmeye Çok kızdı bize. Elinden gelse dövecek
başlaması, dalgınlığı yüzünden öğret- belki. Üzgün ve pişman olduğumuzu
menlerden sık sık azar işitmeleri hiç de söyledik. Salih’in iyiliği için gerçeği ona
adil değildi. Yine de beni asıl rahatsız anlatmaya razı oldu.
eden, içimi ince ince, bir kurt gibi kemi-
ren bu değildi sanki. Salih’in o mektup- O günden sonra Salih, bizim yüzümüze
larda Atiye Güven’le paylaşacağı bir ge- bakmadı. Ama şimdi düşünüyorum da,
lecekten bahsetmeye başlaması olabilir o günden sonra Salih, sınıftaki hiçbir kı-
miydi, beni asıl rahatsız eden? zın yüzüne bakmadı.